03 Nisan 2008 |
HAKAN AKAY Burcu, acaba bizleri o küçücük, o pırıl pırıl dünyasına kabul edecek mi, bilmiyoruz. Kim bilir, belki de onunla bir bağ kurabilip, onu yaşama, bizlerin arasına döndermek için ikna edebiliriz diye bu satırları yazıyorum. Henüz 16 yaşındaki Burcu’nun, görünürde hiç bir sağlık sorunu yokken, birden olduğu yere çöküp kalıyor. En acil şekilde hastaneye kaldırılan Burcu’nun, beyin kanaması geçirdiği anlaşılarak hemen tedaviye alınıyor. Dış dünyayla tüm bağları bir anda kopan Burcu’ya gerekli ameliyat yapılamıyor. Kalbiyle ilgili bir kopmlikasyonun da ihtimal dahilinde olduğundan yola çıkılarak, gerekli solunum cihazlarına bağlanan Burcu için, bir dizi tibbi hazırlıklar yapılarak beklemeye başlanıyor. Bu arada doktorları, Burcu’nun tedavisine başlayabilmek ve Burcu’nun da başlanacak tedavilere cevap verebilmesini kolaylaştırmak için, 21. yüz yıl modern tıbbının da tıkandığı noktada ailesinin yardımına başvuruyor. Varsa ve mümkünse, mesela en çok sevdiği insanları, ya da severek dinlediği müzikleri odasına getirip, Burcu’yla duygusal bir iletişim kurmaya çalışıyor doktorları. Babası bunu duyar duymaz hemen Delîl’i telefonla aramaya başlıyor. Çünkü, Burcu bir Delîl hayranı! Serayê albümünü bıkmadan, usanmadan çıktığından beridir hep dinliyor ve Delîl’in nerede bir programı varsa, gidip katılmak istiyormuş. Ve hatta Burcu, Delîl’i dinlemek için Hamburg’daki Newroz programına bile gitmek istemiş, ama Köln’den çok uzak olduğu gerekçesiyle, babası tarafından bunun yerine Essen şehrindeki Newroz şenliğine götürülüceği sözü verilmiş. Onlarca kez ve onlarca kişi tarafından sürekli telefonla aranan Delîl’e bir türlü ulaşamayan ailesi, hemen Delîl’in müzik cd’sini Burcu’nun odasına getirip dinletmeye başlamışlar. O sırada spor salonundan çıkan Delîl ise kendisini arayan onlarca kişiyi ve yolladıkları “Delîl, beni acil ara!“ mesajlarını görünce çok şaşırıyor ama bunları 1 Nisan’da kendisine şaka yapmak isteyen arkadaşlarına bağlıyor. Kimi arasa, “En acil şekilde üniversite hastanesine gel!“ diye cevap alınca da, hem tedirginliğe kapılıyor hem de bunun tatlı 1 Nisan şakası olmasını ummarak hastaneye koşuyor. Ve malesef umut ettiği çıkmıyor Delîl’in. Kısa bir süre önce, kendisine bir fotoğrafını imzalayıp yolladığı Burcu, komada kendisini bekliyor. Hem büyük bir şok, hem de hayatında ilk defa böylesi bir durumu yaşayan Delîl, acı, hüzün, çaresizlik ve umudun aynı anda yaşandığı hastane koridorlarından yavaşça, kendisini bekleyen Burcu’nun odasına giriyor. Burcu’nun baş ucunda oturarak, bir eliyle Burcu’nun elini tutup, diğer eliyle de Burcu’nun saçlarını okşayarak, göz yaşları arasında stranlarını okumaya başlar. Burcu için tam bir rüya aslında! En çok sevdiği ve stranlarını, müziklerini ezberlediği sanatçı, sadece ve sadece onun yanında, ona stranlarını okuyor!.. Kim bilir, belki de büyük bir çığlık atıp, en çok sevdiği sanatçının boynuna sarılacaktı Burcu. Ama şimdilik yapamiyor... Delîl, tüm gücü ve enerjisiyle, Burcu’yu dalıp gittiği rüyalar ülkesinden dönderip, harikalar ülkesine, yani yaşama geri getirmek için çabalıyor... Ve Delîl o gün Burcu’ya özel bir konser sözü veriyor. Eğer Burcu, kendisini ve onu seven yüzlerce insanı kırmayıp da harikalalar diyarına dönerse, söz olsun ki; Delîl kendi grubuyla birlikte, sadece Burcu’nun dinleyici olarak katılacağı özel bir salonda, özel bir konser verecek! hakanakay@gmx.de |
Dienstag, 24. November 2009
Burcu ve Delîl Dîlanar
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
o özel konser gerçekleşti mi?
AntwortenLöschen